DİYET…!

  • 24.03.2022 18:18
  • (1)

Askerlik üstün cesaret, dürüstlük, fedakarlık sorgusuz mutlak itaat gerektiren kutsal bir görevdir.

Askerlik üstün cesaret, dürüstlük, fedakarlık sorgusuz mutlak itaat gerektiren kutsal bir görevdir. Savaşta ve barışta ülke güvenliği için canını feda etmekten çekinmeyen bir ruhun, silahlı kuvvetler adıyla  ete kemiğe bürünmüş halidir.         Her rütbeden askerlerimizin görevleri esnasında çektikleri sıkıntıları, zorlukları, ailelerinden ayrı, çocuklarına eşlerine duydukları hasreti anlamamız mümkün değildir.

Çatışmada vurulmuş silah arkadaşının şehit olmasına, sakat kalmasına şahit olmuş askerin yüreğinde duyduğu ıstırabı, ömür boyu yaşayacağı travmayı tedavi edecek tıbbi çözüm var mı bilemiyorum. Doktorluk da bir o kadar fedakarlık gerektiren, olağanüstü koşullarda hastasının iyileşmesi için çaba gösterilmesi gereken bir meslek dalıdır.

Bu yazının amacı mesleklerin tanımlaması değildir. 14 Mart Tıp Bayramı günü Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doktoru Tahir Tarımer’in Uzman Çavuş A.A tarafından darp edildiği iddiası üzerine, Uzman Çavuşun görevinden açığa alınması ve hakkında adli soruşturma başlatılmasıdır.

Olayın anlatıldığı gibi olmadığı, aslında Doktor Tahir Tarımer in Uzman Çavuş A.A  ya saldırdığı, bu doktorun daha önce de yaşlı bir bayana bağırdığı, duvarları yumrukladığı, inceleme neticesinde ortaya çıkmıştır. Soruşturma Cumhuriyet Savcılığınca yürütülmektedir. Gerçek bütün açıklığıyla ortaya çıkacaktır.

Bu olaydan çok daha vahim,  bir hadise var ki,  görüntüleri izlediğimde dehşete kapıldım. Duygularımı ifade etmekte zorlandım, üzüldüm  desem yetersiz, kızdım desem aciz, nefret ettim desem  hafif kalır.

İĞRENDİM. İĞRENDİM. İĞRENDİM…

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cerrahi Servisi, koridorunda sıraya dizilenler, kamera eşliğinde, alkışlar arasında  “Sen şiddet, darp, hakaret ettin. Biz seni tedavi ettik, taburcu ediyoruz” sloganları atarak,  adi suçlulara bile reva görülmeyen bir şekilde, onlarca polis arasında hastayı taciz ve rencide ettiler.

Keşke tedavi etmeseydiniz, siz tedavisi mümkün olmayan şekilde  en derinden yaraladınız. Meslektaşınıza reva görüleni şahsınıza yönelik telakki ederek egonuzu göklere çıkardınız; bir mazlumun şahsiyetini ayaklar altına aldınız.  Neşter yarası geçti ama ruhunu parçaladınız.

Saldırganın meslektaşınız olduğu ortaya çıktı. Şimdi aynı muameleyi ona da yapabilecek misiniz? Hastalara bağıran, saldıran darp eden doktoru da alkışlayacak, Hipokrat Yeminini hatırlatacak mısınız?

İki yana sıralanmış, mağrur, kibirli kortejinizin arasından, alkışlar ve bağırtılar arasından, biçare şekilde geçip giden hastanın düşürüldüğü durum bana; Nazilerin arasında kaderine doğru yürümek zorunda bırakılan insanları çağrıştırdı.

 O hastanın bakmakla yükümlü bir ailesi var, çocukları var, onları ne duruma düşürdüğünüzü hiç düşündünüz mü? Elbette ki hayır.

Savaşta bile doktorlar, düşman askeri dahi olsa onu tedavi etmekle yükümlüdür. Zira o bir insandır ve insan hayatı, din, mezhep, millet, siyah, beyaz, farkı gözetilmeden hepsi değerlidir ve kutsaldır. Doktor tedavi ettiği hastanın ruh ve beden bütünlüğüne saygılı olmalıdır ve yaptığı tedaviden karşılık beklemeyiz.

Hasta saldıran taraf olsa bile böyle bir muameleye tabi tutulamaz, suçlu ise adli ve idari kovuşturma yapılır cezası neyse yasalara göre yargılanır. Yargısız infaz yapılamaz, bir insanın onuruyla oynanamaz.

Türk milleti alicenaptır yaptığı iyiliği yüze vurmaz. İslam dini de yapılan iyiliğin karşıdakini rencide edilmeden yapılmasını emreder ki; siz iyilik değil görevinizi yaptınız. Keşke yapmasaydınız, bir başka hastaneye gidip de tedavi olsaydı da bu zelil, sefil duruma düşmeseydiniz.

Düşündüm de, hastanenizde böyle bir muameleye maruz kalacağımı bilsem ne yapardım diye: emin olun harakiri yapar size kendimi tedavi ettirmezdim.

Dr. Özkan Yükselmiş; Meslektaşının kırık gözlüğü sizi ziyadesiyle üzmüş, tıp müzesinde sergilemenizi öneririm. Eyleminizi de yayınlamışsınız kamuoyunun dikkatini çekti, amacınıza ulaştınız. Siz kırık gözlükle ilgilenin, vicdan sahibi olarak biz de, kırık kalplerle.

Bu eyleme katılanların tümü etik değerlere ve hasta haklarına  aykırı davranmıştır. Dileğim Ömer Seyfettin’in DİYET hikayesiyle özdeşleşen bu taciz  hadisesinin incelenmesi; idari ve adli soruşturmanın yapılması, kamuoyu vicdanını memnun edecek bir sonuca vardırılmasıdır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Objektif Gazetesi (www.duzceobjektif.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Düzceli
    Düzceli
    1.04.2022 20:55

    Profesör Doktor, Uzman doktorun kafasını darpetti, Uzman doktor profofosor doktorun kolunu kırdı, haydi şimdi onları da prostesto edin, doktora şiddeti kınayın,gücünüz gariban uzmana yetti.şovmenler,

Resmi İlanlar