Hepimiz, yaşam yolculuğumuzda yanımızda yürüyen insanları özenle seçmek isteriz. Ancak sosyal hayatın ve kültürel kodların baskısı altında, bazen kendimizi enerji dengemizi bozan, bizi aşağı çeken veya sadece tüketmek üzerine kurulu ilişkilerin içinde buluruz. Benim en net felsefem şudur: Dengeniz olmayan kişilerle görüşmek zorunda değilsiniz. Bu, bencillik değil, kişisel varoluşun en temel savunma mekanizmasıdır.

Birçoğumuz, özellikle "iyi niyetli" veya "uyumlu" olmak adına, ilişki terörüne sessiz kalırız. Bu terör, sürekli dert yanan, ama çözüm için parmağını bile oynatmayan, başarılarınızı kıskançlıkla karşılayan veya her buluşmada sizi kendi duygusal çöplüğüne çeken insanlardan gelir.

Görüşme bitmiştir. O kişi rahatlamış ve yükünü hafifletmiştir.

Peki ya siz? Birkaç saatlik "sosyalleşme" sonrası sanki günler süren ağır bir işten çıkmış gibi bitkin, huzursuz ve hatta içten içe sinirli hissedersiniz. Çünkü o buluşmada sadece veren siz oldunuz. Bu, bir arkadaşlık veya ilişki değil; tamamen tek taraflı bir enerji transferidir. Sizin yaşam gücünüz, onun kronik mutsuzluğunu ayakta tutmak için kullanılmıştır.

Bu durumu kabul etmek zorundayız: Bazı insanlar, farkında olmadan veya bilinçli olarak, hayatlarındaki boşluğu, karmaşayı ve negatifliği başkalarının pozitif enerjisiyle doldurmaya çalışır. Sizin göreviniz, onların bu boşluğunu doldurmak değildir.

Sınır koymak, en başta kendinize duyduğunuz saygının dışa vurumudur. "Ayıp olur," "kırılır" ya da "ne derler" gibi kaygılarla, kendi ruh sağlığınızı tehlikeye atmak, en büyük hatadır.

Hayır demek, sihirli bir eylemdir. "Şu an buna ayıracak enerjim yok," "Bugün kendime zaman ayırmak istiyorum" veya "Bu konuyu konuşmaya hazır değilim" gibi net ve nazik ifadeler, aslında şunu söyler: "Ben, kendi ruh halimin ve zamanımın değerini biliyorum."

Unutmayın sizi gerçekten seven ve sizinle dengeli bir ilişki kurmak isteyen bir insan, sınırlarınızı anlar ve onlara saygı duyar. Sınır koyduğunuz için size küsen veya baskı yapan biri, zaten ilişkinin denge prensibini anlamamıştır. Hayat Sizin

Hayatınızdaki her insan, bir nevi sizin ortaklık ağınızı oluşturur. Bu ağın güçlü, destekleyici ve ilham verici olmasını sağlamak, sizin en büyük sorumluluğunuz. Kaliteli ilişkiler, karşılıklı destek, anlayış ve dengeli bir alışveriş üzerine kurulur.

Eğer bir ilişki size sürekli bir yük, bir görev ya da bir zorunluluk gibi geliyorsa, o terazi şaşmıştır. Bu terazi düzeltilemiyorsa, o ilişkiyi nazikçe ama kararlılıkla hayatınızdan çıkarmak en doğal hakkınızdır.

Hayatımız çok kısa ve enerjimiz çok değerli. Bu enerjiyi, bizi yürüten, koşturan ve güldüren insanlara harcamayı seçmeliyiz.

Kimlerle görüştüğünüz, kim olduğunuzu belirler. Enerjinizi hak edenlerle kalın.

Sizi anlamayanları salın gitsin. 

Esen Kalın,