
05322741316
İlhami HAN
GÜVEN-YALNIZLIK HİSSİ
Geçen hafta içinde gözlemlerine ve değerlendirmelerine önem verdiğim çok sevdiğim bir arkadaşım la başlık attığım konu üzerinde istişare yaptık. Adeta masaya yatırıp derinlemesine inceledik. Eksiklikleri belirledik. Önemli olduğu ve duyarlılık gerektiği için bu konuyu yazma kararı aldım.
Hep ifade etmeye çalıştığım gibi toplum olarak maalesef ciddi konularda yeteri kadar duyarlı ilgili değiliz. Oysa kesinlikle gereklilik’ tir. İddiasındayım. Değerlerimize sahip çıkmamız gerektiği zamanlarda sahip çıkmıyor, olması gerektiği gibi ilgilenmiyor bundan kaçınıyoruz gibi bir durum var ortada. Tabi bu tespitim geneli asla kapsamadığı da muhakkaktır. Ve tabi geneli kapsamasa da hedef kitlem o diğer kısım diyebilirim. Yapabileceklerimiz konusunda ya yapmıyor ya da yapmakta gecikiyoruz. Sonuç itibarıyla da değerlerimizi kaybettikten sonra başlıkta zikrettiğim ‘’ Kör öldü badem gözlü oldu’’ moduna girerek feryat figanlar ağıtlar methiyeler düzmeye çalışıyoruz. Nedense değerlerimize yaşarken sahip çıkamıyor, çıkmıyor, yanında olmuyoruz! Oysa ilmen bile olması gereken o yapmadığımız kısımlar olarak belirlenmiştir.
Herkesin bildiğini düşündüğüm bir kıssa anlatayım GÜVEN’e dair. Bir aile piknik yapmak üzere bir mesire alanına giderler. Dağ kenarında kıyıda dere akan bir yerdir. Baba evladıyla hafif uçurumsu kıyıda yürüyüşe çıkar. El ele yürümelerine rağmen baba evladına ‘’ elimi sıkı tut ayağın kayıp suya düşebilirsin’’ demesiyle çocuk o muhteşem cevabı verir ‘’ baba tutuyorum evet ama sen benim elimi daha sıkı tut. Belki ben panikle elini bırakabilirim ama ne olursa olsun sen benim elimi bırakmazsın biliyorum’’ diyerek babasına ne kadar güvendiğini ifade etmiştir. Bu kıssa her okuduğumda beni etkilemiştir. Değerli önemli bir ifadedir.
Kaldı ki hepimizin bilinçaltında benzer değerlerimiz vardır. Genellikle Baba bu sıralamada ilk önceliği alır ve amca, kardeş, dayı, arkadaş komşu vb. sıralamayla uzar gider bu sinsile. Hani başımız sıkışsa bir işi çözemezsek iç sesimiz bize ‘’ babam halleder’’ veya o sıraladığım isimler geçer aklımızdan değil mi? İşte bu görünmeyen güvendir. Kendimizi o pelerinin altına girmiş hisseder rahatlarız. Ki çoğu kez de çözüm bu şekilde gerçekleştiği de inkar edilemez bir gerçektir. Değilmi?
Burada dikkat çekmek istediğim husus insanlara sevdiklerinize güven verin ve size güvenenlerin güvenini boşa çıkarmayın.
YALNIZLIK- KENDİNİ YALNIZ HİSSETMEK!
Durumu bilinen kısa bilgiyle örneklemeye çalışayım. Bir tarihte yurtdışında bir sinema da gösterimdeki seyircilerin bilet alarak girdikleri salonda film öncesinde farkındalığa dikkat çekmek adına ödül almış 5 dakikalık kısa bir film perdeye yansıtılmış. Kadraj bir odanın duvarlarını tek tek göstererek tavana odaklandığı bir beş dakika. Daha 3. Dakikasında seyircilerin ‘’öff’’ ‘’puf’’ larıyla memnuniyetsizliklerini duyurmaya çalıştıkları bir tahammülsüzlük halleri. Farkındalık yaratmak için di demiştim ya zaten amaç buymuş o 5 dakikalık filmin perdeye aksettirilmesi. Tahmin edilen negatif tepki ve uğultu eşliğinde perdede spot bir söz dizilimi akmaya başlamış. Şöyle yazıyormuş : ‘’ Sayın seyirciler sağlıklı ve rahat bir ortamda izlediğiniz şu 5 dakikalık görüntüye tahammül edemediniz. Oysa bir düşünün bakalım sağlığını yitirmiş, yatağa mahkum olmuş, gözünün görebildiği nerdeyse birkaç duvar ve çoğunlukla tavan olan kaç kişi var etrafımızda? Sizler 5 dakikasına bile tahammül edemediğiniz bu durum onların kendi istekleriyle seçmedikleri bir yaşam biçimi olduğunu düşünün bakalım’’ diye bittiğinde salonda aniden bir sessizlik oluşmuş seyircilerin utanarak çekinerek başlarını öne eğdikleri birbiriyle göz temasından kaçındığı gözlenerek kayıt altına alınmıştır. Ne demek istediğimi anladığınızı düşünüyorum. Yalnızlık duygusunu hissetmek çok zor bir durumdur dostlarım. Bunu yaşayan ve test etmiş biri olarak net söyleyebilirim. Hatta çok anlamlı bulduğum bir söylem var ‘’ Yalnızlık zannetmeyin ki kimsesiz olmaktır. Asıl yalnızlık kimsen varken yalnız kimsesiz kalmak öyle hissetmektir.’’ Çünkü bazen arada sadece bir duvar olmasına rağmen insan kendini yalnız hissedebiliyor. Ve aralarında onlarca mesafeler varken de (bir telefondaki sesle vb.) tam tersi bir duygu hissettirebilir. Toparlayacak olursam tarif etmeye çalıştığım (hasta, yaşlı, yardıma ilgiye muhtaç) insanlar bunu dillendirerek talep etmezler çoğunlukta. Ama beklerler, isterler. Hadi o zaman bir özeleştiri yapın bakalım siz bu durumun neresindesiniz?
Geciktirmeyelim dostlarım! Bazı hamleler zamanında yapıldığında anlam ve değer kazanır. İnsan olmamız sorumluluğumuz bunu gerektirir. Ve hiçbir şey de kaybetmeyiz. Biraz hoşgörü biraz duyarlılık biraz hamle yetecektir.
HASTAHANELER
Bilenler bilir, hastaneler insanların şifa bulmak için gittikleri götürüldükleri kamu kurumlarıdır. Çalışanların ellerinden geleni yaptıklarından asla şüphe etmememe rağmen yine de soğuk, cazip olmayan bir yer konumundadırlar.Şahsen benim bilinçaltıma yer etmiş reddeden bir bakış açım olduğunu da net söyleyebilirim. Hele o yoğun bakım servisi. Yatan hastaların adeta kendilerini terk edilmiş hissettikleri duygunun tavan yaptığı bölüm. Umarım hiç kimse böyle bir durumu yaşamaz. Zor duygulardır. Aslında ‘’ ya gitsek de zaten o bölüme giremeyeceğiz görüşemeyeceğiz. Belki kendisi bile fark etmeyecek ‘’ gibi bir duyguya sahibiz çoğunlukla. Ama durum böyle değil dostlar. Gitmek, görevli hemşireyle bile bir haber yollamak mümkün ki bu hasta için anlatılmaz derecede motivasyon ve moral sebebi olduğunu net söyleyebilirim. Temel olarak anlatmak istediğimi aktarabildiğimi ümit ediyorum.
Temenni olarak da lütfen dostlarım mümkünse daha fazla duyarlı olalım, bazı hamleleri geciktirmeyelim. Bize yakışan gibi davranmaya özen gösterelim.
Ve ‘’ Rabbim cümlemizin karşısına bizlere şifa olacak merhametli, insaflı, vicdan sahibi insanlar çıkarsın’’ duygusal temennimle noktalıyorum.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Objektif Gazetesi (duzceobjektif.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İŞE ADAPTE OLMAK, OLABİLMEK
20.01.2023 - KENDİMCE SENTEZLEDİKLERİM.
26.11.2022 - EĞİTİM:ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ-VELİ VB.
15.11.2022 - AİLE HERŞEYDİR!
8.11.2022 - YAZ TATİLİ BİTMİŞ OLSA DA SENEYE AKLIMIZ DA BULUNMASI GEREKENLER
24.10.2022 - BİR FİNCAN KAHVE BİR BARDAK SU!
18.10.2022 - SEYEHAT ANISI 42 YIL!
20.09.2022 - GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN , SAHİP ÇIKMAYAN......
13.09.2022 - NASILSA BİRİ ÇIKAR MI?
8.09.2022 - ÇEVRE HERŞEYDİR.
31.08.2022
Yazarlar
-
Murat UYGUNHayatını Boşlama Yaşayarak Büyü 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TEKKuşların da Başkenti! 13.06.2025 Tüm Yazıları
-
Doç. Dr. Selahattin ATEŞNEDEN GÖZÜ YAŞLI BİLİNEMEDİ !.. 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alaattin SİVRİOĞLUDüzcespor'un Perde Arkası Başarısı ve MUŞSPOR 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Emin SÖNMEZOĞLUMÜSLÜMAN GENCİN ÖZELLİKLERİ 23.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin ARPACISANATIN ‘EN’LERİ 3.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ömer Faruk YILMAZTime to play-off 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ömür BİLGİNKendimden özür diliyorum… 11.04.2025 Tüm Yazıları
-
Asuman KARAŞABANOĞLU"ENVER GÜLSOY" U UĞURLARKEN !.. 18.02.2025 Tüm Yazıları
-
Erol TAYHANOLMASI GEREKEN “BU !..” 25.10.2024 Tüm Yazıları
-
Ekrem ŞAMAGALİÇYA’DAN DERS ALMAK !.. 19.09.2024 Tüm Yazıları
-
Remzi ERDEMAKIL ETMEK 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Prof. Dr. Ali ATEŞErdemlilikte Yarış BİRLİK VE BERABERLİKTİR 10.05.2024 Tüm Yazıları
-
Aydın KOÇGAZZE: ‘DÜNYA BAKTI, GÜNEY AFRİKA YAPTI’ 9.05.2024 Tüm Yazıları
-
Kemal SOYLUŞOFÖR DEDİĞİN HER ARABAYI KULLANMAZ MI? 1.05.2024 Tüm Yazıları
-
İbrahim BİLGİNOY NURCANUM 11.03.2024 Tüm Yazıları
-
Kadriye Polat KIYĞILAh Be ZAMAN !.. 10.09.2023 Tüm Yazıları
-
Yusuf BİLTEKİNNİĞDE SENİ ÇAĞIRIYOR 23.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ömer EMECANKOCAALİ - DÜZCE 17.04.2023 Tüm Yazıları
-
Atilla GÖSTERİŞLİANNEM BİZİ DEPREM BÖLGESİNE GÖTÜRDÜ 25.02.2023 Tüm Yazıları
-
İlhami HANİÇİNİZDEKİ ÇOCUĞU ÖLDÜRMEYİN! 26.01.2023 Tüm Yazıları
-
Nejat ÖZSOYBİR HAFIZA MEKÂNI OLARAK HACI İHSAN’IN İHTİYARLAR KAHVESİ 19.06.2021 Tüm Yazıları
Naim Özgüner
Güzel bir yazı oldu yokluğunu yaşadığımız kaybolan değerlerimizden..kıymet ve değer çoğunlukla yok oldugunda bilinir..geçmiş yıllarda İBB Kayışdağı Darülaceze de görev yapmis biri olarak durumu çok iyi anlıyorum her birinin hayatı bir kitap gibi..ellerine sağlık değerli dostum