
05322741316
İlhami HAN
Yazacaklarım belki sizi de hayallerinize taşıyabilir.
NASİP Hani olmayınca genelde hepimizin bu kelimeyle avunduğumuz bir cümle Nasip! Doğru mu? Evet bence doğru bir ifade. Tabi bu söylemi mi Kadercilik diye kesip atmak ta tam doğru bir tanımlama olmaz. Zira eminim sizler de şahit olmuşsunuzdur ki toplum da ‘’ Eğer nasibin de varsa o seni illaki bulur’’gibi bir anlayış maalesef hakimdir. Oysa mevzu derinlemesine masaya yatırılıp araştırıldığın da konu toplumun anladığı bu boyutun çok çok üstünde yer almaktadır. Ben bizzat şahit olmuşluğum vardır ki bazı büyüklerimiz bu mevzuyu kulaktan dolma eksik bilgilere dayanarak hatta dini esasları (ayet-hadis vb) olduğu iddiasıyla ısrarla savunmakta, insanları böyle düşünmeye zorlamaktadırlar. Düz mantıkla bile düşündüğümüzde yine halk söylemiyle ‘’ Armut piş ağzıma düş’’ şeklinde olamayacağı aşikar dır. Yani emek vermeden mücadele etmeden Nasipse zaten olur diye bir düşünce yapısı ve beklentisi ne kadar gerçekçi olabilir? Kaldı ki halk bu tür söylemlerin de kendisiyle de çelişmektedir. ‘’Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz’’ çelişen örneklerden sadece bir tanesidir.
EĞİTİM: ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ- VELİ
Evet aslında yazımın temel taşını oluşturan asıl konuya odaklanayım. Geçen hafta bir dostumun sosyal medyada paylaştığı bir caps ‘’ Erkektir yapar diyen babalar, ben yaşayamadım kızım yaşasın diyen anneler’’ diye düşünen bir zihniyet bana bu konuda yazmam gerektiği dürtüsünü verdi.
Aylar önce bahse konu üzerine bu kadar detaya girmeden bir makale yazmıştım aslında. Ne kadar başarılı bir eğitmen olabileceğim elbette tartışılabilir ama ben öğretmen olmayı , özellikle ilköğretim okullarında görev yapabilmek isteyen bir öğretmen olmayı çok istiyordum. Hem de hiçbir mazerete sığınmaksızın yurdumun en ücra köşesinde görev yapabilecek, o çocuklara dokunacak bir öğretmen olmak. Ama olamadım maalesef. Bizim dönem de hızlandırılmış eğitim enstitüleri vardı. Bir tanesi de Bolu daydı. Lise mezuniyetimin bitiminde şartlarımın uygun olması ile kaydımı bile yaptırdığım ama o dönemlerdeki anarşik olayların eğitimin önüne geçtiği zamana denk gelmesi nedeniyle ki eğitimimizin ilk haftasında okulda patlatılan bir bombanın ailem , babam tarafından duyulmasına müteakip babamın ‘’ okul falan yok. Bitti. eşyalarını topla eve dönüyorsun’’ emrivaki net tavrı adeta hayallerimin yerle bir olmasıydı. Oysa beraber yazıldığımız arkadaşlarımın meslekten emekli olduklarını bile söyleyebilirim. Bu durum yıllardır içimde bir uhde ve sanırım da öyle de kalmaya devam edecek.
Yazımın içeriğinden de anladığınız gibi ve önceki makalelerimde kısmen değindiğim gerek bizzat yaşayarak şahit olduğum eğitim hayatım, gerek samimi görüşlerini benimle paylaşmaktan çekinmeyen değerli eğitimcilerimizin de itiraf gibi söylemleri, gerek gündemi takip ederek edindiğim kanaatlerden bahsetmek istiyorum.
Öncelikle net inandığım ‘’ Eğitim önce ailede başlar’’ önemli bir ayrıntı olduğunun altını çizmek istiyorum. Zira hepimizin bazen şahit olup evet ya diye hayıflandığımız ‘’ X bir olumsuz faaliyetin yasalar karşısında suç olamayabileceği ancak etik de olmadığı’’ konusunda toplum olarak hemfikir olduğumuz gerçeği benim bu konuya değinmek de ne kadar haklı olduğumun da kanıtı diye düşünüyorum.
Hiçbir kurum kuruluş şahıs ve camiayı karalamayı hedeflemiyorum. Zaten buna haddim ve hakkım da olamaz. Beni X-Y-Z vb. kuşaklar da bağlamıyor. Tamam! Gençler geleceğimiz eyvallah ama herkes haddini de bilecek. Sınırlarını zorlamayacak. Sosyal yaşamları olmasın da demek istemiyorum. İşte film bana göre burada kopuyor. Onların sosyal yaşamımız adı altında bazı değerlerin ayaklar altına alınmasını şahsen ben kabul edemiyorum.
Toparlayacak olursam sitemim eğitim sistemimize. Sözüm ona müfredat diye eğiticilere dayatılan sisteme. Yıllardan beri değişen hiçbir şey olmadığını, bu manada ciddi bir çalışma yapılmasına da gerek duyulmadığını üzülerek takip ediyorum. Konunun uzmanı olmadığım için sizden gelebilecek ‘’ peki ne yapılmalı?’’ sorusunun muhatabının da ben olmadığını düşünüyorum ki yapılacak, yapılabilecek birçok adım olduğuna inanıyorum. Resmin bütününe baktığımızda, baktığımda sistemin sanki ‘’ balığa ağaca çıkmayı öğretmek’’ vb. kalıplaşmış metotları dayatma çabasını görebiliyorum. Artık bir şeyler değişmeli. Değiştirmeliyiz. Ve yine maalesef gördük ki en güçlü hükümetler bile iktidarları döneminde bu bahsi bakan değişiklikleri ile kamufle yolunu seçtiler. En az bilimsel olduğu kadar ahlaki edep, etik değerlerin de müfredatlara monte edilmesi bir başlangıç olabilir kanaatindeyim.
Umarım birilerini kızdırmadığımı düşündüğüm bu manadaki görüşlerim eşiğinde bu vesileyle bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü en kalbi duygularımla kutluyor. Berzaha göçmüş olanları rahmet minnet saygıyla yadediyor, ayırt etmeksizin bütün öğretmenlerimizin ellerinden hürmet ve saygıyla öpüyor uzun ömürler diliyorum.
NOT: Bütün bu anlattıklarıma rağmen tanımaktan onur duyduğum bazı eğitmen, öğretmen ağabeylerimin, ablalarım, kardeşlerimin kendi geliştirdikleri yöntemlerle işledikleri müfredatları daha eğlenceli hale getirerek sunma çabalarını da görüyorum ki oldukça başarılı da buluyorum. Yani insan isterse bir çözüm üretebiliyor diyerek bahse konu üzerinden bazı öğretmenlerimizin kendi öngörü ve çabalarıyla mesafeler kat edilebiliyorsa, üst akıl diye tanımlayacağım o üst kademe yöneticileri neden bu anlamda bir şeyler yapmıyor diye düşünüyorum. Yapılabilir mi? Evet bence yapılabilir. Yapılmalı. Tamamen gösterişe dayalı nerdeyse hiçbir sonuca ulaşılmayan seminer ve konferanslar yerine gerçekten çözüm odaklı fikirlerin beyin fırtınalarının yapılabileceği alt komisyonlar oluşturarak bunların üst komisyonlara taşınması mümkün diye düşünüyorum. Ve inanıyorum ki kağıt üzerinde sonuç bildirgesi olarak yayınlanmasa da muhteşem fikirlerle yeni yöntemler uygulamaya koyulabilecektir. Yeter ki ‘’taşın altına el koymak ‘’ isteyelim.
Ben yazmaya çalıştım da ilgili mercilere ne kadar ulaşır orası meçhul!
Yazarlar
-
Murat UYGUNHayatını Boşlama Yaşayarak Büyü 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TEKKuşların da Başkenti! 13.06.2025 Tüm Yazıları
-
Doç. Dr. Selahattin ATEŞNEDEN GÖZÜ YAŞLI BİLİNEMEDİ !.. 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alaattin SİVRİOĞLUDüzcespor'un Perde Arkası Başarısı ve MUŞSPOR 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Emin SÖNMEZOĞLUMÜSLÜMAN GENCİN ÖZELLİKLERİ 23.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin ARPACISANATIN ‘EN’LERİ 3.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ömer Faruk YILMAZTime to play-off 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ömür BİLGİNKendimden özür diliyorum… 11.04.2025 Tüm Yazıları
-
Asuman KARAŞABANOĞLU"ENVER GÜLSOY" U UĞURLARKEN !.. 18.02.2025 Tüm Yazıları
-
Erol TAYHANOLMASI GEREKEN “BU !..” 25.10.2024 Tüm Yazıları
-
Ekrem ŞAMAGALİÇYA’DAN DERS ALMAK !.. 19.09.2024 Tüm Yazıları
-
Remzi ERDEMAKIL ETMEK 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Prof. Dr. Ali ATEŞErdemlilikte Yarış BİRLİK VE BERABERLİKTİR 10.05.2024 Tüm Yazıları
-
Aydın KOÇGAZZE: ‘DÜNYA BAKTI, GÜNEY AFRİKA YAPTI’ 9.05.2024 Tüm Yazıları
-
Kemal SOYLUŞOFÖR DEDİĞİN HER ARABAYI KULLANMAZ MI? 1.05.2024 Tüm Yazıları
-
İbrahim BİLGİNOY NURCANUM 11.03.2024 Tüm Yazıları
-
Kadriye Polat KIYĞILAh Be ZAMAN !.. 10.09.2023 Tüm Yazıları
-
Yusuf BİLTEKİNNİĞDE SENİ ÇAĞIRIYOR 23.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ömer EMECANKOCAALİ - DÜZCE 17.04.2023 Tüm Yazıları
-
Atilla GÖSTERİŞLİANNEM BİZİ DEPREM BÖLGESİNE GÖTÜRDÜ 25.02.2023 Tüm Yazıları
-
İlhami HANİÇİNİZDEKİ ÇOCUĞU ÖLDÜRMEYİN! 26.01.2023 Tüm Yazıları
-
Nejat ÖZSOYBİR HAFIZA MEKÂNI OLARAK HACI İHSAN’IN İHTİYARLAR KAHVESİ 19.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Objektif Gazetesi (duzceobjektif.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.01.2023
26.11.2022
15.11.2022
8.11.2022
24.10.2022
18.10.2022
20.09.2022
13.09.2022
8.09.2022
31.08.2022