WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05322741316

İlhami HAN

İlhami HAN
İlhami HAN
Tüm Yazıları
KENDİMCE SENTEZLEDİKLERİM.
11.03.2022
774

İPUÇLARINI TAKİP ETME.

Okuma öğrenme merakımı daha fazla bilgiye ulaşma arzum beni araştırarak öğrenmeye yönlendirdi. İyi de böyle olmuş ki    farklı  onlarca konuyu araştırma imkanım oldu. Yeni bir sürü belge ve bilgiye delilleriyle ulaştım. Ve toparladığım bu bilgileri de siz değerli arkadaşlarım, okurlarımla paylaşmayı da kendime görev edindim. Hani hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? İlkesinden yola çıkarak  insanlara bilgi verirken bahse konular hakkında farkındalık  yaratmaya çalıştım. Geri dönüşleri göz önüne aldığımda bu manada başarılı oldum da sayılabilir. Ve devam İlhami diye kendimi motive ediyorum.

İLİM ve BİLİMİN ENTAGRASYONU

Gözlemlerim  bana genelde bütün olarak gördüğümüz, bildiğimiz tüm objelerin aslında parçalardan oluştuğunu ve çark sistemi ile birbirini tetikleyerek negatif yada pozitif etkiler .(sonuçları itibarıyla) yarattığını delilleriyle önüme serdi.

SAĞLIK

İnsan sağlığı üzerine görüş bildirmeye çalışacağım. Genellikle yazılarımı insan odaklı yazmaya gayret ediyorum. Bu yazım da o istikamet doğrultusunda olacak.

DUYGU ORGAN İLİŞKİLERİ

Aslında gereken ilgi ve takdiri yeteri kadar karşılık bulamamış yüzyıl öncesinin doktorlarından ki sözüm ona batı tıp dünyasında onun öngörülerinin ölçü kabul ederek üzerinde çalışmalar araştırmalar yapıp doğru sonuçlara ulaştıkları yöntemler geliştirdikleri  Müslüman doktor İbn-i Sina’ nın ‘’ ÖFKE karaciğeri, KEDER Akciğeri, ÜZÜNTÜ Mideyi, STRES Kalp ve Beyni, KORKU Böbrekleri yorar’’ ve ‘’ Bunlar vücutta arttıkça organlar hasta olur’’ sözünden yola çıkarak bu yazıya başladım. Vücudumuzu yukarıda bahsettiğim gibi bir bütün olarak kabul edersek zincirleme çarkın dişlilerinden bir tanesinin bile alarm vermesi diğer organlarımıza olumsuz sirayet ettiğini bütünü etkisi altına alıp bizleri hastalanmaya götürdüğünü ve bilimsel olarak da bunun doğru bir tespit olduğunu anlatmaya çalışacağım.

Yani ilimsel öneriler nasıl mı bilimle örtüşür diye düşünebilirsiniz. Ama var.  Hem de direkt bağlantısı var. Aslında hepimizin bildiği hatta  birbirimize söylem olarak da öğüt verdiğimiz ‘’ Tebessüm kana en hızlı karışan ve en etkili ilaçtır’’ söylemi ve henüz reçetelendirilmeyen ama özellikle orta yaş gurubunda sıkça görüldüğü bilinen  ağrı sızılar.Bu gün için sisteme fizik tedavi diye giren tedavi süreçleri:  Oysa bilim adamlarının da şemalar üzerinde göstererek kabul ettikleri ‘’ NAMAZ’’ kılmanın fizik tedavi uygulamalarının adeta net göstergesi karşılığı olduğunu söyleyebiliriz ki  yine namaz öncesi abdest vs. gibi hazırlık sürecinin bile insan metabolizmasına işleyişine net katkı sağladığı inkar edilemez bir gerçektir. Yani ilmi (manevi) ritüeller insana görünmez net önemli katkılar sağladığı bir gerçektir. Dolayısıyla organlarımızdan her hangi bir tanesinde çıkan bir olumsuzluğun  domino etkisi kapsamında diğer organlara sirayet etmesi nerdeyse kaçınılmaz görülmekte olup buda insanı doğrudan olumsuz etkilediği onu hasta yaptığı da bir o kadar nettir.Yaptığım araştırmalarda, istişarelerle edindiğim ulaştığım bilgiler (ki hepsine buradan ayrı ayrı detay vermem mümkün değil) İlim ve Bilimi birbirine entegre edip sentezlediğim o kadar çok sonuca ulaştım ki şaşırırsınız. Bence sizler de bu başlık altında kendiniz bazı araştırmalar yapıp gözlerinizle şahit olabilirsiniz. Hadi kolay gelsin. Kesinlikle bir abartım yok dostlarım ilim ve bilim birbirini destekliyor. Sonuçlar kesinlikle ya maddi (fiili) ya da  psikolojik  olarak  verilere yansıyor. Yani sebepsiz hiçbir şey gerçekleşmiyor. Ve bu sebepleri de  maalesef  bilinçli yada bilinçsiz bizler üretiyoruz.

Ve bu manada örnekleri çoğaltmak   mümkün. Yani;  ben ilim- bilim örtüşmesi olarak yazmaya başladığım  bu yazıma  birçok örnek vermek mümkün. Mesela manevi (ilmi) olarak    dinimizin emirlerinden oruç tutmak genel anlatılan bilinen şekli fakirin halini anlamak diye söylense de  dediğim gibi bilimsel olarak da   vücudumuzun organlarımızın dinlendirilmesi adeta nadasa bırakılan toprak misali vücudun kendisini dinlendirirken kendini temizlemesi ve yenilemesi de  göz ardı edilemez ve işin ruhani kısmı zaten başlı başına farklı bir boyutudur diye düşünüyorum. Yine uzatmamak adına detaylandıramayacağım o kadar ayrıntı var ki. Düşününce dinimizin yapılmasını öğütleyen, yapılmamasını tembihleyen  bir çok fiilin  bildiğim kadarıyla İsveçli bilim adamlarının akademik  boyutta araştırma konusu olduğu ve bu ayrıntıların  bilimsel bir karşılığı pozitif olarak görülerek kayıt altına alınmıştır. Bir şey daha eklemek istiyorum. Belki sizin başınıza ya da yakınlarınızda gözlemlemiş olabilirsiniz. Teknik anlamda vücudun protein eksikliği veya dengesizliğine bağlı olarak vücudun atık olarak dışarı çıkardığı keratin adı verilen tırnaklarımız. Yaptığım araştırma ve gözlemlerden edindiğim ilim=bilim’e bir örnekte buradan kısaca anlatayım. Bahse konu manada üzgün bir ruh mod’u,  üzüntü, çaresizlik,stres tırnaklarımızın olmasından daha çabuk büyümesine sebep olabiliyormuş. Ben bunu kendimde bizzat test ettim gördüm. Başkalarında da gördüm. Anlatabilmişimdir diye düşünüyorum.

İrlanda asıllı ünlü Amerikalı yazar  john  Steinbeck yıllar önce bir romanında şöyle bir söylemde bulunmuştur ki bana göre işaret etmeye çalıştığım konunun özeti diyebilirim. ‘’ÜZGÜN BİR RUH SENİ  MİKROPTAN DAHA ÇABUK ÖLDÜREBİLİR’’. Üstüne başka bir şey söylemeye gerek yok diye düşünüyorum.

Yaşamın ve sağlımızın kıymetini bilelim diyorum. Ki en büyük sorumluluğumuzdan bir tane’si  sağlığımızı korumaya özen gösterme zorunluluğumuzdur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Objektif Gazetesi (duzceobjektif.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (4)
  • Düzce'li..

    Düzce'li..

    16.03.2022 18:47

    Güncelde olumlu düşünüp, geleceğe umnutla bakabilmek zor olsada.. Güzel tespitlerine, Bir alıntı ile katılayım.. Okuduğum bir yazıda,Doğal tedavi ve bitkisel ilaçlar uzmanı Richard Shultze kitabında “ Sağduyulu Sağlık ve Tedavi “, bağışıklık sisteminize saldıran en kötü düşman MİKROPLAR DEĞİL... Aklınızdan geçenler ve ağzınızdan çıkanlardır .Bana kalbinden ne geçtiğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim, Olumlu düşünün..Sağlıklı Olanı SEVGİ’dir diyor..

  • Düzce'li..

    Düzce'li..

    16.03.2022 18:43

    Güncelde olumlu düşünüp, geleceğe umnutla bakabilmek zor olsada.. Güzel tespitlerine, Bir alıntı ile katılayım.. Okuduğum bir yazıda,Doğal tedavi ve bitkisel ilaçlar uzmanı Richard Shultze kitabında “ Sağduyulu Sağlık ve Tedavi “, bağışıklık sisteminize saldıran en kötü düşman MİKROPLAR DEĞİL... Aklınızdan geçenler ve ağzınızdan çıkanlardır .Bana kalbinden ne geçtiğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim, Olumlu düşünün..Sağlıklı Olanı SEVGİ’dir diyor..

  • Şaban Beyler

    Şaban Beyler

    12.03.2022 13:58

    Çok güzel bir konuya parmak basmışsın. Teşekkürler

  • Naim Özgüner

    Naim Özgüner

    11.03.2022 22:10

    Yazı güzel olmuş, farklı açıdan bakılmış, sevgi üzüntü nefret gibi manevi duygular bünyede nelere sebep oluyor güzel anlatıldı tebrik ve teşekkür ederim arkadaşım kalemine sağlık..donuk bakışlardan çiçekler bile üşür

Yazarlar