
05322741316
İlhami HAN
Aslında tamamen gözlemlerim, yaşadıklarım ve bahse konu durum içim istişarelerimden edindiğim kanaatlerimi sentezleyerek siz okuyucularıma bir pencere açmak için bu yazıyı yazma kararı verdim. Öngörüm okuduğunuzda kendiniz den , duygularınız dan bir parça şeyleri içinde bulacağınız yönünde olup yaşanacaklara dair bir ön bilgi olması adına diyorum.
ÖLÜM
İnandığımız dinimiz İslam, rehber edindiğimiz kutsal kitabımız Kuran-ı kerim biz kullara Al-imran 185. Ayet-i kerimede net olarak ‘’Külli nefsin zaikatul mevt’’ diye tek bir cümleyle Yüce Yaradanımız ALLAH (C.C.) ‘’ Her canlı ölümü tadacaktır’’ diye bize bildirmiştir. Ve daha derin tefsirleride göz önüne alırsak , o yaradan bizi öyle kodlamışki hiçbir yaradılan ne bir nefes eksik ne bir nefes fazla alamayacak, vakti geldiğinde büyük meleklerden AZRAİL Aleyhisselam marifeti ile (elbette farklı sebepler gösterilebilir)ruhumuz bedenimizden alınacak ve dünya hayatımız son bulacak. Ve yine bildirildiği yani bildiğimiz kadarıyla ne zaman olacağı sadece ve sadece ALLAH (C.C.) tarafından bilinen Mahşer günü diğer bir söylemle kıyamet gününe kadar bedenimizin yani cenazemizin toprağa tevdi edildiğini zaten biliyor ve inanıyoruz.
Bu vesileyle Berzaha göçmüş tüm merhum ve merhumelerimize rabbimin rahmet ve mağfiretiyle muamele eylemesini niyaz ediyorum. Cümlesinin mekanı cennet olsun inşaellah.
NİYE YAZIYORUM?
Son zamanlarda gerek yakınlarımdan, gerek eş, dost, arkadaşlarımın aile bireylerin den berzaha uğurladığımız çok insan oldu. Bire bir yaşayanlardan biri olarak kesinlikle tarifi zor bir durumdur. Kendi adıma babamı kaybettiğimde içimde tarif edemeyeceğim bir boşluk oluşmuştu. Kendimi olağan akışa bırakmış hüngür hüngür ağlarken bir yandan da içimde karşı koyamadığım o soru bombardınmaları devam ediyordu. ‘’ Eyvah! Ben ne yapacağım şimdi? Eyvah! Eyvah!’’ korku ve endişeleri üzerimden atamıyordum. Zor anlardır. Telafisi yoktur. Karşılığı yoktur.
YETİM-ÖKSÜZ
Bilinen şekliyle babasını kaybedenler Yetim, Annesini kaybedenlerde Öksüz olarak tanımlanır toplumda. Her ikisini de kaybetmiş olanlarda Öksüz diye adlandırıldığına şahit olmuşuzdur hepimiz. Ve yine Anne ve Babası ölmemiş olsa da çeşitli sebeplerle ailelerinden koparılmış, bir arada olamayan çocuklar içinde kullanılır bu terimler. Her iki terimin karşılığı ise telafisi mümkün olmayan kocaman bir boşluktur.
Bizzat yaşamış ve yakın diyebileceğim birkaç dostum ve arkadaşlarımla yaptığım istişarelerden ortaya çıkan şöyle de bir durum olduğunu söyleyebilirim.: Cenazenin defninden sonra aile fertleri bir süre( ki bu sure bazen 1-2 ayı bile bulabildiği gözlemlenmiştir.) gerek annesini gerek babasını görür gibi, birilerini onlara benzetir, seslerini duyar gibi durumlar yaşarlar.Ben mümkün olduğunca bu halleri uygun bir dille cenaze sahiplerine izah etmeye gayret ederim bilenler bilir.Yani bu girilen psikolojik durum abartılacak bir durum değildir düşüncesindeyim. İnsanların ‘’ Ya ben kafayımı yiyorum acaba? Ya da aşırı halüsünasyon görmeye başladım galiba ‘’ endişeler yaşamamasını kendilerine telkin ediyorum. Zira dedim ya tecrübemle de sabit ki bunlar olabilecek tepkiler. Ben kendi adıma bunun yaradan tarafından o kişilere sunulan bir lütuf olduğuna inanıyorum. Yani acısını hafifletmek, onu rahatlatmak için ALLAH (C.C.) IN bir ikramı diye düşünüyorum. O ilk günlerde bu tür sahneler yaşanabildiğini anlatmak istedim. Kaldı ki o özlem yaşam boyu bitmeyeceği muhakkaktır.
SORUMLULUK
Bütün bu yaşananlardan ortaya bir sorumluluk durumu çıkar. Bana göre geride kalan aile kalabalıksa, yani kardeşler varsa baba kaybedildiğinde kardeşlerin erkek olanlardan en büyüğü asla yeri doldurulamaz ama baba sorumluluğunu alır. Aşağı yukarı babasından gördüğü bildiği, öğrendiği bilgiler ışığında devamlılığı sağlamaya gayret eder, bir nevi evin babası pozisyonunda bulur kendini ki bu olması gerekendir kanaatindeyim. Aynı durum anne kaybedildiğinde geride kalan aile fertlerinden en büyük ablanın yüklendiği bir görevdir. Tabi bu durum sadece söylemde kalan bir titr olmamalı yapılması gerekenler yapılmalı diye düşünüyorum.
Ve bu durum bazen olması gereken büyük abla, büyük ağabey tarafı yer değiştirilmiş şekilde de gerçekleşebildiği kadar bazen de benim öngördüğüm şekli abla ağabey tarafından ‘’bu sorumluluğu alamam’’ ‘’ korku-endişe’’ vb. sebebler le üstlenebilemediği gibi üstlenenlerin de bu görevi layıkıyla adaletli bir şekilde yerine getiremediği kaoslara sebep oldukları da toplumumuz tarafından şahit olunmuş bir durumdur.
Peki İlhami sen yaptın mı? Yapabildin mi? Derseniz hiç kıvırmadan net olarak evet diyebilirim. Biz iki erkek kardeştik. Ben ağabey olarak o manevi sorumluluğu anında üstlenip kabullenerek gereğini olması gerektiği gibi yaptığımı söyleyebilirim. Elbette zamanın koşulları içerisinde büyüklerimizden, görüşlerinden, önerilerinden, yardımlarından faydalanmadım da diyemem. Şunu yaptım bunu yaptım gibi detaylara girmeyi doğru bulmuyorum. Yapmam gereken her şeyi yaptım diyorum.
SONUÇ
Yaşamımızın bir parçası olan ölüm dahil her türlü beklenmeyenlere hazır olmalı, itidalli olup sorumluluklarımızdan kaçmamalıyız diyorum. Tabi o sorumluluk adil hak gözetimiyle hiçbir bireyi kırmadan küstürmeden yapılmalıdır diye düşünüyorum.
Muhtemelen hemen her ailede yaşanan yaşanabilecek olan bu hassas konu benim nazarımda önemliydi. Yazmam gerekiyordu. Yazdım işte.Böyle bir tabloyla karşılaşmış olanlar yazımı okuduktan sonra belki bir özeleştiri yapması gerekebilir ve bu manada hatalı yaptığı uygulamalar varsa onları görür telafisi için bir şeyler yapabilir.Henüz böyle bir tabloyla yüzleşmemiş olanlar içinde belki bir kılavuz bilgi olarak uygulamalarında ışık olabilir. Yada olsun diye ümit ediyorum.
Bu vesileyle Berzaha uğurladığımız başta anne, babalarımız olmak üzere atalarımız( dedelerimiz-ninelerimiz) bütün aile fertlerine Rabbim rahmet ve mağfiretiyle muamele eylesin dilek ve temennilerime cümlesinin mekanları cennet olsun inşaellah diyerek noktalıyor. Fırsat buldukça onlara dua ederek manevi destek olmaya herkesi davet ediyorum.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Objektif Gazetesi (duzceobjektif.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İŞE ADAPTE OLMAK, OLABİLMEK
20.01.2023 - KENDİMCE SENTEZLEDİKLERİM.
26.11.2022 - EĞİTİM:ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ-VELİ VB.
15.11.2022 - AİLE HERŞEYDİR!
8.11.2022 - YAZ TATİLİ BİTMİŞ OLSA DA SENEYE AKLIMIZ DA BULUNMASI GEREKENLER
24.10.2022 - BİR FİNCAN KAHVE BİR BARDAK SU!
18.10.2022 - SEYEHAT ANISI 42 YIL!
20.09.2022 - GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN , SAHİP ÇIKMAYAN......
13.09.2022 - NASILSA BİRİ ÇIKAR MI?
8.09.2022 - ÇEVRE HERŞEYDİR.
31.08.2022
Yazarlar
-
Murat UYGUNHayatını Boşlama Yaşayarak Büyü 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TEKKuşların da Başkenti! 13.06.2025 Tüm Yazıları
-
Doç. Dr. Selahattin ATEŞNEDEN GÖZÜ YAŞLI BİLİNEMEDİ !.. 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alaattin SİVRİOĞLUDüzcespor'un Perde Arkası Başarısı ve MUŞSPOR 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Emin SÖNMEZOĞLUMÜSLÜMAN GENCİN ÖZELLİKLERİ 23.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin ARPACISANATIN ‘EN’LERİ 3.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ömer Faruk YILMAZTime to play-off 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ömür BİLGİNKendimden özür diliyorum… 11.04.2025 Tüm Yazıları
-
Asuman KARAŞABANOĞLU"ENVER GÜLSOY" U UĞURLARKEN !.. 18.02.2025 Tüm Yazıları
-
Erol TAYHANOLMASI GEREKEN “BU !..” 25.10.2024 Tüm Yazıları
-
Ekrem ŞAMAGALİÇYA’DAN DERS ALMAK !.. 19.09.2024 Tüm Yazıları
-
Remzi ERDEMAKIL ETMEK 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Prof. Dr. Ali ATEŞErdemlilikte Yarış BİRLİK VE BERABERLİKTİR 10.05.2024 Tüm Yazıları
-
Aydın KOÇGAZZE: ‘DÜNYA BAKTI, GÜNEY AFRİKA YAPTI’ 9.05.2024 Tüm Yazıları
-
Kemal SOYLUŞOFÖR DEDİĞİN HER ARABAYI KULLANMAZ MI? 1.05.2024 Tüm Yazıları
-
İbrahim BİLGİNOY NURCANUM 11.03.2024 Tüm Yazıları
-
Kadriye Polat KIYĞILAh Be ZAMAN !.. 10.09.2023 Tüm Yazıları
-
Yusuf BİLTEKİNNİĞDE SENİ ÇAĞIRIYOR 23.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ömer EMECANKOCAALİ - DÜZCE 17.04.2023 Tüm Yazıları
-
Atilla GÖSTERİŞLİANNEM BİZİ DEPREM BÖLGESİNE GÖTÜRDÜ 25.02.2023 Tüm Yazıları
-
İlhami HANİÇİNİZDEKİ ÇOCUĞU ÖLDÜRMEYİN! 26.01.2023 Tüm Yazıları
-
Nejat ÖZSOYBİR HAFIZA MEKÂNI OLARAK HACI İHSAN’IN İHTİYARLAR KAHVESİ 19.06.2021 Tüm Yazıları
Faruk Öz
Yine hayranlıkla okuduğum bir yazı oldu... Yüreğine ve kalemine sağlık Abim..