WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05322741316

Ömür BİLGİN

Ömür BİLGİN
Ömür BİLGİN
Tüm Yazıları
ANILARLA "IŞIK İLKOKULUMUZ"
14.03.2025
957
Zengin fakir ayrımı yoktu. Şimdiki bazı çocuklar gibi "anne biz zenginiz değil mi?" diyen şımarık cocukluk yoktu. Zengin değildik, ama çok mutluyduk. Söz dinler, azla yetinmeyi bilirdik.

Herkes gibi ilkokula başladığım "mini mini birler, çalışkan ikiler"  diyerek, 'Cin Ali At, Cin Ali Tut' kitap setleriyle okuma ve yazmayı öğrendiğimizi okulumuzu, ögretmenlerimizi, arkadaşlarımızı unutmayanlardanım...

İlkokul dediysem. öyle sıradan bir okul değildi. Adıyla şanıyla IŞIK İLKOKULU'dan bahsediyorum. Benim öğretmenim Servet Kolbasar idi. Okuma ve yazmayı bizlere o öğretmişti.

Fatma şahin, Servet Kolbasar, Necmi Teke, Seçil Türkmen isimlerini hatırlayamadığım bütün Işık İlkokulumuz'un değerli öğretmenlerini saygıyla anıyorum.

Giden güzellikler geri gelmeyecek, ama hatırlamak da güzel. Kitap ve defterlerimiz bitince kıyamazdık atmaya. Kalemimiz ve silgimiz bittiğinde veya unuttuğumuz da birbirimize verirdik. Paylaşmayı bilirdik. Sınıfımızın köşesinde bulunan çöp kutusunu unutur muyuz hiç? Kalem traşlarımızla kalemlerimizi açmak için doluşurduk başına, sohbetler, kahkahalarla birlikte. Defterlerimizi bile süslerdik, yukarıdan aşağıya renk renk kuru boyalarla. Tıpkı o masum çocukluğumuzdaki yüreğimiz gibi.

İlk okul öğrencilik yıllarımız da bizler güzel bir nesildik. Naif cocuklardık biz. Büyüyünce de nasıl yetiştirildiysek, öyle kaldık; terbiyeli saygılı dürüst. Zengin fakir ayrımı yoktu. Şimdiki bazı çocuklar gibi "anne biz zenginiz değil mi?" diyen şımarık cocukluk yoktu. Zengin değildik, ama çok mutluyduk. Söz dinler, azla yetinmeyi bilirdik. Babalarımızın okula kayıt ettirdiği gün 'eti senin, kemiği benim' diye emanet edilmiştik.

Kara önlük giyenler burada mı? Siyah önlüklerimiz muntazam ütülüydü. Yakalarımız bembeyaz olup kolalanırdı... Ama öyle hazır yaka değil, annelerimizin ördüğü, göz nuru dantel yakalıklar. Saçımız ve giyimimizde bile bir tertip, bir düzen vardı. Aklımız gökkuşağı gibi rengarenk, yüreklerimiz lekesizdi. Saçlarımız iki örgü beyaz kurdalelerle yapılan fiyonklar, ceplerimizde de ütülü mendillerimiz...

İlk 23 Nisan'da sınıfça yaptığımız geçit törenleri, giydiğimiz renkli rugan ayakkabılarımızla. Bahar aylarında sınıfça yürüyerek pikniğe gidişlerimizi, okul bahçesindeki oyunlarımızı, yakan top ve ortada vurmaçla şenlenirdik.

Naif ve saygı vardı... Okul müdürümüzün uyarı ve cezalarını, o günkü duygularla anımsarım.

Işık İlkokulumuzun bahçesi çok büyük ve çam ağaclarıyla doluydu. Yaz kış yemyeşil... Etrafı da mavi demir korkuluklarla çevriliydi. Köşesinde teneffüslerde koşarak gittiğimiz kantinimiz vardı. Sıraya girip simitlerimizi, ekmek arası zeytinli ekmeğimizi almak için heyecanlanırdık. Simidimizi üc beş parçaya böler, ayranımızı dört kişi yudumlardık. Pay etmeyi bilirdik. Bizler mutlu öğrencilerdik. Biz büyüdük dünya kirlendi.

Sırtımızda  çanta yürürdük mahalle arkadaşlarımızla. Hep beraber giderdik okula... Yağmur, rüzgar her şekilde başının çaresine bakabilen veya bakmak zorunda kalan öğrencilerdik. Öyle servis olayları, çocukları yorulmasın diye cantalarını taşıyan anne babalarımız yoktu.

Geri dönüş biletimizi almayı unutmuşuz o yıllarda. Çok güzel zamanlarmış siyah önlüklerimizle yaşadıklarımız. Yaşlar ilerledikçe anlıyoruz ki bizler Işık İlkokulu mezunları, okulumuzda 'al satarım, bal satarım' oyunlarımızla gülen çocuklardık biz..

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Objektif Gazetesi (duzceobjektif.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar